Şaka gibi ama gerçek, güneş burada doğmuyor!”Zaman adeta durdu!”
Kuzey Kutbu’nun ötesinde onun ötesinde hayat yok, kışın doğmayan güneş, yazın batmayan güneş oyun oynuyor, kuzey ışıklarının tepesinde dans ediyor, soğuk kavramı yetmiyor, kutup ayılarının vatanı …
Heyecanlıydık, daha önce kutup dairesindeydik, ama ilk defa bu kadar kuzeye gidiyorduk. Üstelik cesur bir kararla kışın ortasında Survivor finaline resmen imza attık. Tromso’dan bindiğimiz uçak zaten bir buçuk saatlik yolculuk için kuzeye uçmaya başlamıştı. Güneş kuzeye giderken bizden uzaklaştı ve bir süre sonra arkamızda “Seni güneyde bekliyorum” diyerek vedalaştı.
Svalbard’a geldiğimizde, bir ustura gibi kesip içimizden geçen kuzey rüzgarı yüzümüze çarptı; Hoşgeldin dediğini anladık. Öğlen olmasına rağmen hava gece yarısı kadar karanlıktı. Otele giderken zaman karmaşası yaşamaya başladık. 1906’da buraya gelerek hayata başlayan maden bilimcisi; Adını John Munro Longyearbyen’den alan Longyearbyen şehrine girer girmez evlerin önüne park edilmiş kar motosikletleri, karanlıkta görülmesi gereken ışıltılı yelekler giyen insanlar ve asılsız evler görüyoruz.
Otele girdiğimizde bunun eski bir maden geleneği olduğunu söyleyerek ayakkabılarımızı çıkarmamız isteniyor. Çoraplarımıza sıkışıp kaldık ama çok beğendik. Gelenek eski olmasına rağmen, madencilik hala çok popüler. Svalbard’daki yaşamın temel amacı budur. En çok çıkarılan maden kömür, ama bildiğimiz gibi ocakta yaktığımız maden değil, daha değerli antrasit. Binlerce yıl önce olan madenci sayısı bugün neredeyse 100’e düştü. Madenciler yerlerini teknolojiye bırakıp gitmişler ama o dönemde kullanılan tüm tesisler ve vagonların taşındığı yollar her yerdedir. İnşa edilen binaların yıkılması yasak olduğu için her şey ilk günkü gibi önümüzde.
Svalbard’da üç mevsim var. 1 Ekim’den 28 Şubat’a kadar kışın kuzey ışıkları (karanlık), 1 Mart’tan 16 Mayıs’a kadar güneşli kış (alacakaranlık) ve 17 Mayıs’tan 30 Eylül’e kadar kutupsal yaz (parlak). 24 saatlik karanlık dönemdeyiz. Sabahsız bir gece gibi geliyor ama saatimiz bunu sürekli reddediyor.
Bu kadar kuzeyde ve zor bir coğrafyada olması hayatın akışını engelleyemedi. Güzel kafeler, barlar ve restoranlar, köklü bir müze, devasa bir havuz, gelişmiş bir poligon, sporun her dalının yapılabileceği spor salonları, bir sinema ve hayatı şaşırtıcı derecede geniş bir yelpazede güzelleştiren daha birçok yer.
Bunlar yaklaşık 2.600 sakinin 2.100’ün buluşma noktalarıdır. Geri kalanı Longyearbyen’de yaşamadığı için numaraya dahil etmedim. Evet, Longyearbyen dışında yaşayanlar da var. 471 kişinin yaşadığı Barentsburg, 35 nüfuslu NASA üssüne ev sahipliği yapan kuzeydeki Ny Alesund ve sadece 6 kişinin yaşadığı Pyramiden.