Arif Susam yıllar önce yaşadıklarını anlattı: Kocamızı yoldan çıkarmak mı…
Tavernaların dönemin en ünlü sanatçılarını ağırladığı Tarabya günleri, Arif Susam’ın yeni albümü ile bir anda hayat buldu. Susam, “Best of Arif Sesam” çalışmasıyla bize “merhaba iyi günler” dedirtti. O zamandan beri eğlence dünyasında çok şey değişse de, ünlü sanatçıya göre meyhane müziği gündemden düşmedi. 80’li yılların Tarabya’sına “Seyircimiz hiç değişmedi, figüranları durduran tek şey pandemi” diyen Susam ile gittik. O yıllardan, piyanist shunter topluluğundaki rekabetten ve yeni albümünün çılgın tanıtım çalışmalarından bahsettik.
◊ Yeni “Best of” albümünüz için tebrikler. Öncelikle terfi için 72 saatlik kayıt maratonunda beni unutmadığınız için teşekkür ederim.
– Rica ederim, ne demek istiyorsun …
◊ Organı devraldınız ve meyhanede yaptığınız gibi binlerce sanatçıyı ve medyayı tek tek dans etmeye davet ettiniz. Gerçekten sabır … Bu kimin fikriydi?
– Polat Yağcı’nın… Sevgili yapımcım. 100 yıl düşünseydim, aklıma böyle bir şey gelmezdi.
◊ Sana projesinden bahsettiğinde, “Hadi canım, ondan nasıl çıkılır?” söylemedin mi
– Bunu söyleyemez miyim? Bana “Arif abi çok önemli bir konu hakkında konuşacağım, sana telefonda söyleyemem ama zahmet edersen şirkete gel” dedi. Çok şükür o zamanlar İstanbul’daydım çünkü buradan gelip gitmek zor. Tamam dedim, gittim.
Ben hepsiyim Okursam hayat olurum
◊ Bunu sana nasıl getirdi?
– “Ya Arif abi yıllar önce bütün ailelere seslendin, herkesi dansa davet ettin ve konuşma kasetiniz büyük bir başarı elde etti. Yine organın başına geçeceksin, sanatçıların ve medya mensuplarının isimleri bende var, söyleyeceksin ”. “Kaç?” Diye sordum. “Sanırım 2 bine yakın kardeşim” diye yanıtladı. İşte o zaman bahsettiğiniz tepkiyi verdim (gülüyor).
◊ Ne dedin?
– “Ne yapıyorsun Polat! Bunları birer birer nasıl okumalıyım? “Heyecanlanacağım” dedim. Ama geri adım atmadı. Hem kişisel bir Yeni Yıl kutlaması yapıp insanlara güzel bir anı bırakacağız, onları albümdeki şarkıyla parçaya davet edip geçmişe götüreceğiz. Kardeşim, bu çok doğru bir proje, çok gürültü çıkaracak. “Bana güven” diyerek beni ikna etti. Aslında biz projeye yeni yıl kutlaması olarak başladık ama albüm promosyonuna dönüştü.
İLK GÜN EVE GİTMİYORUM ŞİRKETE YATIRIM YAPTIM
◊ Çalışmanın sonuçlarına bakılırsa ısrar etmekte oldukça haklıydı …
– Bir yandan proje de aklımdaydı ama gerçekten zor bir işti. Sonunda “Seni incitmeyeceğim” dedim, stüdyoya girdim. 72 saat! İlk gün orada uyudum. Yiyorum, içiyorum, şirkette uyuyorum …
◊ Zaten tüm kayıt bir günde bitirilemedi …
– Ne gün… Hepsi aynı anda okunamaz. İkinci gün “mahvoldum” dedim. “Kardeşim yarın devam edelim” dedi. Bunu biz yaptık. Ertesi gün devam ettik. Sanırım bu işi üçüncü gün bitireceğiz. 10-15 saat tekrar okudum. “Tanrıya şükür bitti” dedim ve Balmumcu’daki stüdyodan ayrıldım.
Tam Haliç Köprüsü’ndeyim, bir telefon… “Bunu unuttuk”… Hadiii… Akşam trafiğinde tekrar gelin.
◊ Ve nihayet çabuk iyileş …
– Ne olmalı… Bitirdim ve tekrar yola koyuldum. Seda Hanım bu kez asistanını arıyor; “Arif abi, sana listemi vermediler, o sanatçıları okumadın!”
◊ Artık dönmeseydin …
– Zaten “Seda yok, bitirdim” dedim. “Arif abi gel yoksa Polat beni mahveder” diyor… Nasıl “hayır” diyebilirim. “Tamam, seni mahvetme” dedim ve yola geri döndüm mü? Geri kalanını okudum… O yorgunluktan sonra Silivri’ye nasıl geldiğimi bilmiyorum. Bildiğin gibi ben ölüyüm
◊ Dinlerken yorgundum.
– Bittiğini düşünüyorsun.
◊ Asla!
– İyi evet. Ertesi sabah, telefonun çaldığına baktım. O saatte kimse beni aramaz. Polat Yağcı’ya baktım. Gözlerimi açamıyorum ama bu çok yorgunluk. Telefona cevap verdim, “Arif abi güzel kardeşim nasılsın? İyi misin? saymaya başladı. “Bu iyi bir alâmet değil Polat, beni tekrar arayacaksın” dedim. “Kardeşim, çok önemli isimleri unuttuk” diyor. İsimleri her zaman şöhrete sahiptir. Böyle bir şeye başlasaydık, yarı yolda bırakmamak için tekrar yola düşerim. Bir sekiz veya dokuz saat daha kaydettim ve sonunda tamamlandı.
◊ Yani sadece sanatçıların ve medya üyelerinin kulaklarını çalmadın. Aralık çok daha geniştir …
– Farklı sanat dallarından kim aklına gelirse hepsini okuduk. Türkiye’nin yanı sıra maliyetler işadamları, siyasetçiler, milletvekilleri oluyor …
KURTULDUĞUM SANATÇILAR SAYFADA PAYLAŞ
◊ Yorgunluğunuza değdi ama… Yaptığınız kayıtlar büyük ilgi gördü.
– Tabii… Mesela Cem Yılmaz, Ajda Pekkan, Seda Sayan gibi isimler, sanatçı arkadaşlarım, arkadaşlarım. Toplam izlenme sayısı 30 milyona ulaştı.
◊ Sizi hayal kırıklığına uğratan ve çabalarınızı boşa çıkaran isimler var mı?
– Süperstar Ajda Pekkan’ı görün… Cem Yılmaz, daha fazlası değil. Sosyal medya hesaplarında yer aldılar. Ama çok samimi olduğum arkadaşlarım kendi sayfalarında bile paylaşmadı.
◊ Onlar kim?
– İsim vermeyeceğim.
◊ Yıllardır sizi sahnede taklit eden Ata Demirer’i unutmadınız. Onunla tanıştın mı?
– Hiçbir şey değil. Şimdiye kadar yüz yüze bile gelmedik. Ama arkadaşlar onu izledi ve “Gösteride sahte yapıyor, buna inanamazsın” dedi.
“Arif Susam gelene kadar her şovda uyduracağım” dedi …
◊ Belki o toplantı bu vesileyle gerçekleşir …
– Umuyorum. Kısmet…
Arif Susam, torunu Arif ile poz verdi.
KİŞİLİK OLMADAN SES VE ŞARKI YETERLİ DEĞİL
◊ Bay Arif, hala canlı performans sergilemeye devam ediyor musunuz?
– Ne yazık ki salgın yüzünden.
◊ Öyleyse sevilen bir sanatçı olmanın bir formülü var mı? Sanırım sadece güzel bir ses ve şarkı yeterli değil …
– Kişilik… Kişilik… Güzel şarkı söylüyor, bir isim oluyor ama alalım karakter tedirgin. O zaman işe yaramıyor. Hepsi birbirini tamamlamak zorundadır.
18 YILDIR HER GÜN SAHNEYE GİTTİM
◊ “Şimdiki olanlar nelerdir, sahne çalışmaları aslında bizim zamanımızda yapıldı” mı diyorsunuz?
– Öyle demezdim… Bazen gazetelerde okurum, bir sanatçı bütün yıl çalıştı, tabii Bodrum’un yüzmeye, eğlenmeye ve dinlenmeye hakkı vardı. Yani yıl boyunca haftada bir gün çalıştı… Öyleyse 18 yıl boyunca her gün performans sergilemek nasıl olurdu?
◊ Güzel, ama asıl mesele orayı haftanın 7 günü doldurmak… Haftanın her günü aynı isim sahneye çıkarsa, mekanlar zarar görür.
– Elbette orada. Haftanın dört günü beni izlemeye gelenler oldu.
EKSTRALARA GİTMEMECEĞİM
◊ Her gün aynı yere gidiyorsanız, farklı şehirlerdeki sevdiklerinize nasıl ulaştınız? Ekstralar var mıydı?
– Hayır, ekstra almadım. Müşteriler benim için geldi. Bu yüzden benim için kalkıp Tarabya’ya geldiklerinde biraz daha fazla kazanmak için fazladan yapamadım.
◊ Hayatın her kesiminden insana ulaşmanın sırrı nedir Arif Bey?
– E-ticari müzik yapıyorum, ben Tülay. Mesela benden başka bir sanatçının şarkısını sordunuz diyelim, hemen okudum. Repertuarımda 2500’e yakın şarkı var.
◊ Her gün sahnede olmanın avantajı …
– Ve yılların birikimi. Ayrıca 8 yıl İstanbul Konservatuarı Klasik Batı Müziği bölümünde okudum. Daha önce orkestra şefi olarak çalışıyordum. Füsun Önal yeni çıkmıştı, ona eşlik ediyordum. Merhum Esin Engin’den Ertan Anapa’ya birçok sanatçıya eşlik ettim. Sonra orduya gittim. O sırada Ferdi Özbeğen çıktı. Piyanist yönlendiriciler patladı. Bizim tarzımızı Türkiye’ye de yaydı. Askerliğim bittiğinde tek başıma söyleyeceğim dedim. Sonra Şahin Özer ile tanıştım. Bir taverna kaseti yaptık. Adı “Tavernada Yıldönümü”… 1,5 milyonun üzerinde olduğunu hayal edebiliyor musunuz?
Herkes Ama herkes evinde kendi meyhanesini yaratıyordu.
– Kesinlikle.
BU ŞARKIYA YANIT BÜYÜK OLDU: “ÇOCUK YOLUMUZU ALIN ÇIKARMAK İSTER MİSİNİZ! “
◊ Sadece aklımda bu albüme eklemediğin bir şarkı var; “Evliler de Sevebilir”… Hele o yıllar için çok riskli bir çıkış değil miydi? Sözleri herhangi bir tepki almadı mı?
– Vay canına, ne tepki. O sırada Şahin Özer, Özer Plak’taydım. Sevgili Aşkın Tuna bahsettiğiniz şarkının sözlerini yazdı, albüme koyduk. Bunu yapmayız (gülüyor). Herkes şirketi arıyor. Yüzde 90’ı kadın.
◊ Ne diyorlardı?
– “Evliler nasıl sevebilir? Kocamızı yoldan çekmek mi istiyorsunuz ”… Ama ne tepki… Çünkü onlar için işe yaramadı. Aynı şarkıyı erkek arkadaşlarıyla restorana gelen evli erkekler beğenmiş olsa da sorma.
◊ Ayrıca işimize gelen şarkılar da vardı, ama… Örneğin, “Onu sıktı mı?”
– “Sıkılırsan, kurtul, unut gitsin … Aramaya kalkarsan daha ne bulursun” … O şarkı da patladı. Bugün bile sahnede hareketli parçalara başladığımda “Arif Kardeş” diyorlar, sıkıldın mı? Oynarmısın? Heyecanlanalım. “
İŞİMİZ YÜKSELECEK
Pandemiden önce en son nerede programladınız?
– Belirli bir yer yoktu. Ekstralar için gidiyordum. Mesela İzmir, Ankara, Antalya, Adana’ya gidiyorduk …
· Hala Tarabya gibi yerler var mı?
– Elbette… Yemek restoranları artık çoğunlukta. İnsanlar masa arasında bile oynarlar.
Diyorum ki, pist diye bir şey yok. İnsanlar artık bulundukları masalar arasında oynuyorlar.
– Yooo, her zaman bir pist vardır. Daha modernize edilmiş versiyonlar artık. Parkurda yer bulamayanlar masalar arasında oynarlar. Bizim işimiz heyecanlandırmak.
· Yeni nesil bu eğlence tarzını benimsiyor mu?
– Fazlasıyla… Sosyal medya bizim için çalıştı.